Tarlabaşı Toplum Merkezi. İstanbul, Türkiye

Tarlabaşı, İstanbul’un en fazla konuşulan semti Beyoğlu’nun en çok yıkım görmüş, değişmiş, “acı çekmiş” mekanı. 1980’lerde Tarlabaşı Bulvarı’nın inşa edilmesiyle Beyoğlu’ndan kopartılarak atıllaşmaya bırakılmış bir bölgesi. Bu bölge 1955 yılında gayrimüslimlere yapılan saldırılardan sonra en çok el değiştiren ve bu nedenle de düşük gelirli göçmenlerin ilk tercih ettiği yer. Yıllar içerisinde bu sosyal değişim, bölgenin düşük gelirli kesimlere ev sahipliği yapmasıyla iyice bakımsızlaşmasına, Tarlabaşı Bulvarı’yla ana merkezinden kopmasına, ardından da kentsel dönüşüm hamleleriyle tamamen bir yıkıntı haline gelmesiyle İstanbul’un en dezavantajlı bölgelerinden biri haline gelmesine neden oldu.

Tarlabaşı Toplum Merkezi 2005 yılında çalışmalarına başladığında, burada yaşayan ve büyüyen bu dezavantajlı kesime destek olmak üzere işe koyuldu. Farklı kültürlerin, göçten kaynaklanan uyum sorunlarının, yoksulluğun, işsizliğin, kayıtdışı ve yasadışı ilişkilerin yoğun olarak bulunduğu Tarlabaşı’nda büyüyen çocuklara bir mekan açan, çeşitli faaliyetlerle onlara farklı beceriler ve uğraşlar vererek suçtan uzak tutan ve aynı zamanda rehabilite eden, kadınlara ve çocuklara psikolojik destek sağlayan, tüm çalışmalarıyla farklı bir eğitim sistemi öneren bir kurum.

Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin işlerinden haberdar olmam Beyoğlu üzerine çalıştığım döneme denk geliyor. O dönem birlikte çalıştığım Mekanda Adalet Derneği’yle çeşitli işler yapan bu kurumun Tarlabaşılı çocuklara oluşturdukları imkanlar ve açtıkları mekan beni çok etkilemişti. Okuldan dönen veya okula hiç gidemeyen çocukların suça meyil etme ihtimallerini çokça azaltan ve onlara yeni beceriler kazandıran bu merkezi o dönemde takip etmeye başlamıştım.  

İstanbul’un en merkezi semtlerinden birinde, ötekileştirilmiş, yerinden edilmiş ve uzun süre görmezden gelinmiş olan bu mekan, uzun yıllar boyunca çeşitli devlet politikalarına kurban giderek bir türlü iyileşemedi. Ancak biliyoruz ki mekansal dönüşüm ve sosyal dönüşüm birbirini besleyen ve tetikleyen iki önemli unsur. Bu anlamda Tarlabaşı Toplum Merkezi’nin bulundukları alanı dönüştürerek bireylerin hayatlarına dokundukları bu merkezin, klasik eğitim sisteminin homojen bakış açısından sıyrılıp çok daha kapsayıcı ve gerçekçi baktığı bu noktadan çok fazla öğrenilecek şey olduğunu düşünüyorum.

c-r-a-c-k-s adına Liana Kuyumcuyan Şehir Dedektifi’nden Gizem Kıygı ve Nur Akdemir ile konuştu

Video: Volkan Işıl
Çeviri ve altyazı: Barış İne

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *